Uçsuz Bucaksız Orman Çocuk Masalı
Uçsuz Bucaksız Orman Çocuk Masalı

Bir varmış, bir yokmuş… Küçük bir dağ köyünün hemen yanında, uçsuz bucaksız bir orman uzanırmış. Bu orman sadece ağaçlardan değil, aynı zamanda sırlarla, sihirle ve konuşan hayvanlarla doluymuş. Köydeki çocuklar, büyüklerinden ormanın hikayelerini dinleyerek büyürmüş. Ama hiçbiri ormanın derinliklerine gitmeye cesaret edemezmiş. Ta ki, köyün en meraklı çocuğu Ahmet çıkıp bu ormana dalmaya karar verene kadar.
Bir sabah, Ahmet arkadaşlarını toplamış ve onlara şöyle demiş: “Hadi, ormanın derinliklerine gidip, ne sırlar sakladığını öğrenelim! Büyükler hep tehlikeli diyor ama bu, bizi durduramaz.” Arkadaşları önce biraz korkmuş, ama sonra Ahmet’in cesaretine hayran olup kabul etmişler.
Ahmet ve arkadaşları, ormanın içine girdiklerinde hemen büyülenmişler. Ağaçların dev gibi olduğunu, kuşların rengarenk tüylerle ışıldadığını görmüşler. Bir sincabın yanlarına gelip konuştuğunu duyduklarında ise gözlerine inanamamışlar. “Merhaba çocuklar!” demiş sincabın biri. “Bu orman cesur ve iyi kalpli çocukları sever. Bakalım sizin burada ne işiniz var?”
Çocuklar sincaba, ormanı keşfetmek istediklerini ve gizemlerini öğrenmek için geldiklerini söylemiş. Sincap gülümseyerek onları yönlendirmiş: “O zaman ormanın kalbine gidin. Bilgelik Ağacı sizinle konuşmak isteyebilir.” Çocuklar heyecanla yolculuklarına devam etmişler.
Ormanın derinliklerinde, dalları gökyüzüne uzanan, kocaman bir ağaçla karşılaşmışlar. Bu ağaç diğerlerinden farklıymış; yaprakları altın gibi parlıyormuş ve dalları sanki nefes alır gibi hafifçe hareket ediyormuş. Tam o sırada ağaç, gür ama nazik bir sesle konuşmuş: “Hoş geldiniz cesur çocuklar. Ben Bilgelik Ağacı’yım. Size bu ormanın sırrını açıklayabilirim. Ama önce, kalplerinizdeki en saf dileği bana söylemelisiniz.”
Çocuklar sırayla dileklerini dilemiş. Birisi barış istemiş, bir diğeri dostluk. Bir çocuk ise daha çok bilgi sahibi olmak istediğini söylemiş. Ahmet ise düşünmüş ve kalbinden geçen en saf duyguyla dileğini dile getirmiş: “Ben bu ormanın sırrını öğrenmek ve onu korumak istiyorum. Çünkü bu yer, bir hazine gibi görünüyor.”
Bilgelik Ağacı, Ahmet’in dileğinden çok etkilenmiş. Ağacın yaprakları biraz daha parlamış ve ağaç konuşmaya devam etmiş: “Bu ormanın en büyük sırrı, sizin kalplerinizdeki iyilik ve meraktır. Orman, ancak bu değerlerle korunabilir. Siz bu sırrı anladığınız sürece, orman hep var olacak.”
Ahmet ve arkadaşları, bu sırrı öğrendikten sonra birbirlerine ormanı nasıl koruyacaklarına dair söz vermişler. Köye döndüklerinde, sadece kendileri değil, diğer çocuklara da bu hikayeyi anlatmışlar. Her gece, gökyüzündeki yıldızlar altında masallar anlatmış, hem ormanın hem de dostluklarının gücünü yaşatmışlar.
O günden sonra, Uçsuz Bucaksız Orman, sadece bir orman değil, çocukların kalbinde bir iyilik ve merak yuvası olmuş. Çocuklar ormanın sırlarını korumuş, ağaçları sevgiyle kucaklamış ve ormanın hikayesini gelecek nesillere taşımış.
🧙♂️ Bu masalın çocuklara kazanımları 🧚♀️
Bu masal, çocuklara doğa sevgisini ve çevre bilincini aşılamayı amaçlar. Merak duygusunun, cesaretin ve keşfetmenin önemini vurgular. Ayrıca, dostluğun ve iyiliğin gücünü göstererek, çocuklara birlik olmanın ve değerli şeyleri korumanın gerekliliğini öğretir. Bilgelik Ağacı’nın mesajıyla, bilgiye ve doğru değerlere sahip olmanın en büyük hazine olduğu anlatılır.
Yorumlar
Yorum Gönder