Çocuk Masalları

Parlayan Taşların Dansı Çocuk Masalı

Bir zamanlar, Renkli Orman’da geceleri parlayan bir taş çemberi vardı. Bu taşlar, ormanın en büyük sırrı ve en değerli hazinesiydi. Her gece, taşların yaydığı ışık, ormanın her köşesini aydınlatır, hayvanlara yol gösterir ve onları tehlikelerden korurdu. Taşların ışığı, ormanın neşesi ve güvencesiydi. Ancak bir sabah, taşların ışığı birdenbire söndü. Orman karanlığa büründü, hayvanlar endişeyle ne yapacaklarını düşündü.

Küçük tavşan Tıkır, taş çemberinin yanında durmuş, sönmüş taşlara bakıyordu. "Bu taşlar olmadan ormanımız eski neşesini kaybeder! Onları yeniden parlatmalıyız!" dedi, kararlı bir sesle.

Sincap Pıtırcık, Tıkır'ın yanına geldi ve "Evet! Yardımlaşırsak başarabiliriz!" diye ekledi.

Kuş Lila da heyecanla kanat çırparak, "Hemen yola koyulalım!" dedi.

Üç arkadaş, taş çemberine daha yakından baktıklarında, taşların üzerinde bir yazı belirdi:
"Parlayan taşları canlandırmak için dört sihirli ışık damlası bulun. Bu damlalar, ormanın dört farklı köşesinde saklıdır."

Tıkır, Pıtırcık ve Lila, hemen harekete geçti. İlk ışık damlasını bulmak için Altın Çiçek Bahçesi'ne gittiler. Bahçe, rengarenk çiçeklerle doluydu ve her yerden tatlı bir koku yayılıyordu. Bir çiçeğin yapraklarında hafifçe parlayan bir damla gördüler. Ancak çiçeğin etrafında vızıldayan arılar vardı.

"Onlara zarar vermeden damlayı almalıyız," dedi Lila, dikkatlice çiçeğe yaklaşarak.

Çiçeği hafifçe sallayarak damlayı düşürdüler ve dikkatlice aldılar. Arılar rahatsız olmadan işlerine devam etti.

İkinci ışık damlasını bulmak için Ayışığı Şelalesi'ne gittiler. Şelale, gümüş rengi sularıyla ormana büyüleyici bir güzellik katıyordu. Ancak damla, şelalenin gürül gürül akan sularının altında saklıydı.

"Dallardan bir yol yaparak suya ulaşabiliriz!" dedi Pıtırcık, çevredeki dalları toplamaya başlayarak.

Birlikte çalışarak dallardan bir köprü yaptılar ve şelaleye uzandılar. Tıkır, köprüden dikkatlice ilerleyerek ışık damlasını aldı.

Üçüncü ışık damlası, Fısıldayan Mağara'daydı. Mağara, gizemli seslerle doluydu ve içeri girenleri ürkütüyordu. Ancak üç arkadaş, korkularını yenerek mağaraya girdi. Parlayan damla, kocaman bir taşın altındaydı.

"Birlikte itersek, taşı oynatabiliriz!" dedi Tıkır, kararlı bir sesle.

Hep birlikte taşı ittiler ve damlayı almayı başardılar. Mağaranın fısıltıları, onları tebrik eder gibiydi.

Son ışık damlası, Yıldızlı Tepe'nin en yüksek dalında sıkışmıştı. Tepe, ormanın en yüksek noktasıydı ve rüzgarın sesiyle doluydu.

"Kanatlarımla ona ulaşabilirim!" dedi Lila, cesaretle yukarı uçarak.

Dikkatlice damlayı aldı ve aşağıya indi.

Dört ışık damlasını taş çemberine döktüklerinde, taşlar bir anda yeniden parlamaya başladı. Işık, ormanın her köşesine yayıldı ve hayvanlar sevinçle bir araya geldi.

"Başardık!" diye sevindi Tıkır, arkadaşlarıyla birlikte.

Orman tekrar aydınlandı ve hayvanlar mutlu bir şekilde kutlama yaptılar. O günden sonra, parlayan taşlar her gece dans ederek ormana ışık saçmaya devam etti.

Üç arkadaşın dostluk ve cesareti, Renkli Orman’ın ışığını geri getirmişti. Bu macera, ormanın her köşesinde anlatıldı ve Tıkır, Pıtırcık ile Lila, ormanın kahramanları oldu.