Gökyüzü Çanı’nın Sesi
Gökyüzü Çanı’nın Sesi
Bir zamanlar, Bulut Ormanı’nın tepesinde gökyüzüne asılı bir çan vardı. Bu çana “Gökyüzü Çanı” denirdi. Çan, her sabah güneşi selamlar, melodisiyle ormana huzur getirirdi. Ancak bir sabah, çan sessiz kaldı.
Küçük bir kuş olan Cik Cik, “Gökyüzü Çanı sessiz kaldıysa, ormana huzur geri dönemez. Çanı eski haline getirmeliyiz!” dedi. Arkadaşları sincap Fıstık ve tavşan Zıp Zıp hemen yardım etmeye karar verdiler.
İlk olarak Gökyüzü Çanı’nın bulunduğu yere gittiler. Çanın etrafında hafifçe parlayan bir ip gördüler. Bu ip kopmuştu. Çanın üzerindeki bir notta, “Çanı yeniden çalabilmek için üç parlayan yıldız ipini bulmalısınız,” yazıyordu.
Cik Cik ve arkadaşları hemen yola koyuldular. İlk ipi bulmak için Rüzgarlı Tepe’ye çıktılar. Tepeye ulaştıklarında ip, büyük bir kayanın altına sıkışmıştı. Fıstık, “Birlikte bu kayayı yuvarlayabiliriz,” dedi. Hep birlikte çalışarak kayayı kaldırdılar ve ilk ipi aldılar.
İkinci ip için Gökkuşağı Çayırlığı’na gittiler. Burada çimenlerin arasında parlayan bir ip gördüler. Ancak ip, bir grup kelebek tarafından korunuyordu. Zıp Zıp, kelebeklere nazikçe, “İpe ihtiyacımız var, size zarar vermeden alabilir miyiz?” dedi. Kelebekler onları anlayışla karşıladı ve ipi verdiler.
Son ip için Sessiz Mağara’ya girdiler. Mağaranın derinliklerinde ip parlıyordu, ancak mağarada çok az ışık vardı. Cik Cik, “Benim kanatlarım yolu aydınlatabilir,” dedi. Kanatlarını çırparak yolu buldular ve son ipi aldılar.
Üç ipi Gökyüzü Çanı’na bağladıklarında, çan yeniden çalmaya başladı. Melodisi gökyüzüne yayıldı ve orman eski huzuruna kavuştu. Hayvanlar bu güzel sesi duyunca mutlulukla dans etmeye başladılar.
Cik Cik, Fıstık ve Zıp Zıp’ın dostluğu ve cesareti, Gökyüzü Çanı’nı kurtarmıştı. O günden sonra, çanın melodisi her sabah güneşi selamladı ve hayvanlara huzur getirdi.
Yorumlar
Yorum Gönder