Çocuk Masalları

Gökyüzü Bahçesi’nin Anahtarı Çocuk Masalı

Bir varmış bir yokmuş, Bulut Tepesi’nin zirvesinde, yalnızca geceleri ortaya çıkan büyülü bir bahçe varmış. Gökyüzü Bahçesi, içinde rengarenk çiçeklerin açtığı, yaprakları yıldız gibi parlayan ağaçların bulunduğu, muhteşem bir yermiiş. Ancak bir sabah, bahçe birdenbire kaybolmuş ve Bulut Tepesi karanlığa gömülmüş.

"Gökyüzü Bahçesi olmadan, Bulut Tepesi çok yalnız ve karanlık oldu. Onu geri getirmek için bir şey yapmalıyız!" diye haykırmış küçük sincap Fındık.

Onun bu sözleri, en yakın arkadaşları olan Tavşan Tıkır ve Kırımızı kuş Lila'yı da heyecanlandırmış. "Haklısın Fındık! Birlikte bunu başarabiliriz!" demiş Tıkır, kulaklarını dikerek.

Lila kanatlarını hafifçe çırpıp başını sallamış. "O halde hemen bir ipucu arayalım!" diyerek öne atılmış.

Üc arkadaş, Bulut Tepesi’nin zirvesine çıktıklarında orada eski bir sandık bulmuşlar. Sandığın üzerinde, parlayan harflerle şu yazıyormuş:

"Gökyüzü Bahçesi'nin anahtarı, üç parlayan taşın gücüyle açılır."

"Parlayan taşları bulmamız gerekiyor!" demiş heyecanla Fındık.

"O zaman vakit kaybetmeden yola çıkalım!" demiş Tıkır ve hızlıca ilerlemeye başlamışlar.

İlk taşı bulmak için Gümüş Şelale’ye gitmişler. Şelalenin kenarında hafifçe parlayan bir taş görmüşler. Ancak taş, suyun altında büyük bir kayanın altına sıkışmış haldeymış.

"Bu taşı almak kolay olmayacak..." demiş Fındık, şelalenin coşkulu sularına bakarak.

Lila birkaç kez kanat çırpıp havalanmış. "Ben taşı çıkartabilirim!" diyerek dikkatlice şelalenin üzerinden uçup, gaga ucuyla parlayan taşı kavramış. Tıkır ve Fındık aşağıdan heyecanla onu izlerken, Lila taşı şelaleden çıkarmayı başarmış!

"Harikasın Lila!" demiş Tıkır sevinçle.

İkinci taş için Altın Çayır’a gitmişler. Burası, sarı altın gibi parlayan otlarla dolu bir alandı. Ancak parlayan taş, bir grup arının yuvasının hemen yanında duruyordu.

"Arıları rahatsız etmeden bu taşı almalıyız..." demiş Tıkır, kulağını geriye yatırarak.

Üc arkadaş birlikte hareket ederek sessizce ilerlemişler. Fındık kuyruğuyla taşı hafifçe yuvarlamış, Tıkır da pençeleriyle onu kavrayarak sessizce taşı almış.

Son taşı bulmak için Fısıldayan Orman'a gitmişler. Ormanın en sessiz köşesindeki bir ağacın kökleri arasında hafifçe parlayan son taşı görmüşler.

"Bu köklere zarar vermeden taşı çıkartmalıyız!" demiş Fındık dikkatlice.

Hep birlikte nazik hareketlerle kökleri aralamışlar ve taşı çıkarmayı başarmışlar.

Üc taşı sandığın üzerine koyduklarında, sandık bir anda açılmış ve içinden altın bir anahtar çıkmış! Anahtarı Bulut Tepesi'ndeki kilide taktıklarında, Gökyüzü Bahçesi yeniden ortaya çıkmış. Yıldız gibi parlayan ağaçlar ve renkli çiçeklerle bahçe tekrar canlanmış.

Bütün hayvanlar üç arkadaşı alkışlamış ve o günden sonra Gökyüzü Bahçesi her gece parlamaya devam etmiş.